Barbaros Mah. Mor Sümbül Sok. No:45 Ataşehir / İstanbul
Çalışma Saatlari 10:00-22:00
0533 724 3475

Bilinç & Bilinçaltı

Bilinç Nedir ?

Bilinç: insanın kendisini, çevresini ve olup biteni  bilme, tanıma, algılama, kavrama, olanı alıp kabul etme, olma ve fark etme yetisidir. Genel olarak, insanda farkındalığın, duygunun, algının ve bilginin merkezi olarak kabul edilir.

Hayatı yaşamaya değer hale getiren olgudur. Ancak tüm bunlara rağmen, bugüne kadar bilincin tam olarak tanımlanması halan çok mümkün olamamıştır. Hayatın akıcılığı içerisinde, bu olgunun içinin nasıl doldurulacağı bir türlü anlaşılamamış ve bu bilinmezlik sorgulamadan kabul edile gelmiştir.

Access Conciousness ise tamamen bilince bir davettir. Access bireyi bilinçli alandan işlevsel olmaya davet eden araçlar ve prosesler setidir. Bu alanda bilinç, yargı olmaksızın her şeyi kapsar. Bilinçlilik sürekli olarak daha fazla olasılığa, daha fazla seçeneğe ve daha fazla yaşama kendimizi açma yeteneğimizdir.

“Bilinç, yaşamınızda her an kendinizi ve başka birini yargılamadan VAROLMA yeteneğidir.” – Gary Douglas-

Bilinçaltı Nedir ?

Alışkanlıklar ve davranış kalıpları bilinçaltımızda yer alan otomatik pilot sistemleridir. Düşünmeden yaptığınız her şey otomatik pilotun eseridir. Bilinçli zihnimiz, zihnimizin ortalama %10unu oluşturur, %90lık bilgi bilinçaltında depolanır. Bu yüzden bizi idare eden bilinçaltımızdır.

Bilinçaltı bilincin bir diğer  cephesi, bilinç eşiğinin altında, bu nedenle de bilinçten önce  varolan bilgilerle (enformasyon)  ilgilidir.  Bu bilginin simgesel değeri,  bizim “duyumsayabileceğimiz” bir düzlemin altında gerçekleşir … Burada, gözlerimizle görebileceğimiz ultraviyole elektromanyetik ışınların ötesinde yer alan ışınlar, kulaklarımızın işitebileceği düzeyin ötesinde yer alan sesler/titreşimlere benzeyen bilinçaltı unsurlar yer almaktadır.

Kimilerine göre beynimizin yüzde 3-4’ü, kimilerine göre de yüzde 9-10’u çalışmaktadır. Peki geri kalan yüzde 90-94 oranı ne oluyor? İşte bu alan bilinçaltıdır. Bunun anlamı da bilinçli zihnimiz farkında olduklarımızdır. Bilinçaltı da farkına varamadıklarımızdır. Bilinçli zihin yani beynimiz saniyede 5-9 adet kadar veri alabilmektedir. Bilinçaltı zihin ise saniyede 3 milyon veri alabiliyor. Tüm Dünya’da bilinçaltımız iceberg metaforu ile açıklanmaktadır.. 

Bilinçaltının Yasaları

Bilinçaltının yasaları sizin inanç ve kabullerinizdir. Kabul ettiğine ve inandığına ulaşırsınız. Bilinç kabul verir, bilinçaltı inanır. Bilinçaltı gücü mıknatıs gibi kendi inancına uyan şeylerle rezonansa girer ve buna uyan insanları, olayları kendine çeker. Bu, yerçekimi gibi bir evrensel yasadır. inansanız da inanmasanız da işler.
Paranın zor kazanıldığına inanıyorsanız önünüze parayı zor şartlarda kazanmanızı sağlayacak deneyimler gelir. Çünkü bilinçaltı inançlarınız gerçeğinizi bu realitenizi yaratır. Ancak bilinçaltına yerleştirdiğiniz bu inancı değiştirmeniz mümkündür.
Biz bilinç gücümüzü bir fikri kabul etmek için kullanırız, bilinçaltımızda sonuçları kendimize çekmek için kullanırız.

Bilinçaltını bilgisayarın sabit diski gibi kabul edersek ekranda gördüklerimiz de yaşamınızın gerçekleridir. Öyleyse, bugün yaşamınızda deneyimlediğiniz duygular, düşünceler, hisler, inanç kalıplarınızdan işlevsel olduğunuz-bunlara göre kararlar verip, tepki oluşturduğunuz- her alan aslında bilinçaltınızdaki inançlarınızın yansımasıdır.

O halde bilinçaltımızın neye inandığını nasıl bileceğiz? Sadece gerçeğimize bakarak. Bu realitede yarattığınız her şey gerçeğinizdir ve büyük kısmı bilinçaltınızdan gelir.

 

İnsan, anne karnında ve hatta yapılan son bilimsel araştırmalara göre annesi veya babası kendi annesinin karnında iken ( onların cenin pozisyonundaki hallerinde bulunan sperm yada yumurtalıklarda bulunan hücreleri ile ) her şeyi kaydetmeye başlamaktadır. Böylece bu kayıtların üç nesil geriye gittiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. O dönemlerden ve kendi doğumundan sonra da ebeveynin başkalarına ve karşılaştıkları olaylara ne şekilde davrandığını kaydetmektedir. İlerleyen süreçte ilişkilerde yaşadıkları bu kayıtlar referans alınarak oluşmaktadır. Mesela, hayatta kalabilmek için en yakınlarında olan insanları modellerler. Bu davranış şekli bilinçli olmayıp bütünüyle bir güdüdür.

Beyin, 0-6 yaş aralığında edindiği tüm deneyimleri ayırt etmeksizin kaydeder. Deneyim ve duyguları birleştirip, yorumlar ve kaydeder. Bunlar görsel, işitsel ve duyusal olarak kaydedilmektedir. İkinci dilim olan 6-12 yaş aralığında yaşadığı deneyimleri 0-6 yaş döneminde oluşturulan çekirdek inançlar ile mukayese eder ve bir araya getirir. Bu çekirdek inançların doğrulanması olayıdır.

Üçüncü aşama olan 12 yaşından sonra insan, farklı deneyim ve duygularla karşılaştığı zaman hiç düşünmeden bilinçaltında bir genelleme yapar. Doğru olup olmadığını değerlendirmeden, 12 yaşından öncesine ait bilinçaltının aldırdığı karara göre hareket eder. Bundan dolayı, bir müzik parçası dinlediğinde nedenini bilmeden hüzünlenir ya da mutlu olur. Burnuna gelen bilmediği bir koku, farklı bir duygu haline sokabilir. Bilinçaltı, kişinin iyiliği adına çalışmakta olup, bütün amacı kişiyi 0-6 yaş döneminde almış olduğu komutlara göre yaşatmaktır. .

 

 

Bilinçaltı Nasıl Çalışır ?

1- Bütün anıları depolar. Hiçbir şeyi silmez. Ana rahminden ölene kadar… Geçici olan ve geçici olmayan her şeyi kaydeder. 0–6 yaş arasında kritik akıl faaliyette olmadığı için her şey doğrudan bilinçaltına kaydedilir, doğru-yanlış, güzel-çirkin, ahlaklı-ahlaksız ayrımı olmadan… Kayıt anında anlamsız olsa bile ilerleyen dönemlerde kaydedilene, yaşantılar sonucu bir anlam yüklenir ve bu anlama göre kişinin tepki vermesi sağlanır.

2- İlişkilendirmeler, genellemeler yapar. Benzer şeyler ve düşünceler arasında bağlantılar kurar ve hemen öğrenir. Bu özellik çoğu zaman kişiyi zor durumda bırakır. Örneğin belli bir köpek yüzünden gerçekleşen korku yaşantısını bütün köpeklere genelleyerek bir fobi yaratabilir. Bir başka örnek: bahar aylarında acı bir kayıp yaşayan kişinin bilinçaltı bu acı ile baharı birbirine bağlayarak kişiye yıllarca süren bir döngüsel depresyon yaşatabilir. Çoğu zaman insanlar yıllar önce olan o olayı unutmuş olsalar bile bilinçaltı unutmaz.

3- Tüm anıları organize eder. Bunun için de zaman çizgisini kullanır. Bilinçaltı geçmiş, şimdi ve gelecek zamanı farklı yerlere kodlar. Örneğin geçmiş zaman, bazıları için arkada, bazıları içinse sağ veya sol yanda olabilir. Gelecek ise önünde uzanmış olabilir. Özellikle geçmiş ile ilgili hatıraların kodlandığı yer yaşanan birçok problemin kaynağı teşkil eder.

4- Çözümlenmemiş, olumsuz duygu yüklü anıları bastırır. Amacı kişiyi korumaktır. Yine de baskılanmış bu anılar ile ilgili semptomlar yaratmaktan da geri kalmaz. Örneğin kişinin yaşadığı taciz olayını bastırır ama kişinin kirlenmişlik hissini temizlik takıntısı ile dışa vurur. Bunu klasik bir obsesif-kompülsif durum olarak görürseniz tedavi şansınız kalmaz. Bu davranışı baskılasanız bile ya bir süre sonra yeniden ortaya çıkar ya da şekil değiştirir.

5- Bastırılmış anıları çözüm için sunar. Bir davranışın neden yapıldığını açıklamak ve “sahibini” korumak için bunu yapar. Ama sunduğu anının, o davranışla ilgili olması gerekmez. Sadece mantığınıza yatması ve o duygusal tepki için “sahibine” hak vermeniz yeterlidir.

6- Bedeni işletir. Bunun için detaylı bir planı vardır: Vücudun şimdiki halinin ve mükemmel sağlığın planına sahiptir. Bu nedenle bilinçaltının yarattığı psikosomatik rahatsızlıkları yine bilinçaltının yardımıyla gidermek mümkündür. Bazen bunu kendisi de yapar. Örneğin sınav kaygısı yüksek bir öğrencinin bilinçaltı kaygıyı yaratan sınavdan sahibini korumak için bağırsak sistemini bozabilir, o geceyi acilde baygın geçirtebilir, elleri ayakları, sanki sinir ucu iltihaplanması varmış gibi tutmaz olabilir vs. Ve sınav saati gelip geçtiğinde sahibini tekrar eski haline getirebilir. Aynı zamanda Yüksek Benliğin işleyişini kontrol eder.

7- Bedeni korur. Bedenin bütünlüğünü korur. Hücre düzeyinden sistemlere, sistemlerin uyumlu çalışmasına kadar bütün bedenin işleyişini bir an bile bırakmaksızın kontrol eder. Siz nefes almayı unutabilirsiniz ama o unutmaz.

8- Duyguların hâkimidir. Bilinçaltı tüm duygularımızın kaynağı ve yerleştiği yerdir. İnsan duygudan bir an bile çıkamaz. Bir duygu durumundan bir başkasına geçer ve bütün davranışların altında duygular vardır. Bilinçaltı olaylar ve duygular arasında bağlantılar kurar. Kurulan bu bağlantılar ve yüklenen anlamlar davranışlarımızın gerçek sebepleridir. Bir davranışı değiştirmek için ona yüklenmiş anlamı göz ardı eden yaklaşımlar, bilinçaltı karşısında yetersiz kalmaktır. Örneğin eğer sigaraya kendine güven gibi bir anlam yüklenmişse, bu anlamı yükleyebileceği yeni bir davranış seçeneği sunmazsanız sigarayı bırakmanıza izin vermez. Bulunan davranış seçeneğinin de en az sigara kadar kolay ulaşılabilir olması gerekir.

9- Son derece ahlaklıdır. Size öğretilen ve içinde yetiştirildiğiniz ahlaksal yapıya sıkı sıkıya bağlıdır. Tersi davranışlarda yaşanan suçluluk duygusu bazen bir ömür boyu sürer. Bu kez de bilinçaltı kişiyi cezalandıracak bir hastalık veya bir mahrumiyet yaratabilir.

10- Hizmet etmekten hoşlanır, gerçekleştirmek için net ifadelere ihtiyaç duyar.Bilinçaltı sahibi ne isterse sahibine onu verir. Yalnız bilinçaltı çok istediğimiz veya hiç istemediğimiz şeylere, yani iyi konsantre olduğumuz şeylere ulaşmamızı çabuklaştırır. Bundan dolayı Hipnozda kişi hep olumlu olana, istenen duruma yönlendirilir.

11- İstenene ulaşılması için kaynaklar üretir, muhafaza eder, dağıtım yapar ve “enerji” iletir. İsteme noktasında dikkatli olmak gerekir. Sürekli ölmek istediğini söyleyen biri, sonunda bilinçaltını tedavisi çok zor ya da imkânsız bir hastalık yaratmaya itebilir.

Ya,  bugün farklı bir şeyin başlangıcı olabilseydi ? Ya bilinçaltı dediğimiz bu alandan özgürleşmek için doğru anahtarlara sahipsek ? Ya kendimizi yargılamak, suçlamak bugüne kadar kendimize karşı yaptığımız en büyük kabalık ise ? Ya bugün daha fazla bilinç, daha fazla katkı, daha fazla olasılık ve seçimden işlevsel olabilseydik ?

Ya bugün bilincimizin tüm potansiyel alanının  bizim realitelerimizde meydana çıkmasına izin verebilseydik ? Ve buna gönüllü olamadığımız herşeyi serbest bırakabilseydik ? Ya bugüne kadar olamadığımız kadar kendimiz olduğumuz da Dünya’yı değiştirebilecek güce sahip olduğumuzu bilebilseydik ?

Zihin bir kez yoldan çekildiğinde varlığınız oyun oynamak için özgür olacaktır !
×